Online Alışverişte En İyinin Yolu…
Tarihteki ilk online alışveriş 72 yaşında bir kadın tarafından televizyonunun kumandasıyla süpermarketten yaptığı birkaç ürün alışverişiydi.
Dünya üzerinde hiçbir insanın deneyimlemediği bir şeyin başlangıcının 70’lerinde birinin elinden çıkmış olması bugünkü alışveriş alışkanlıklarına karşı ne kadar da ironik bir yerde değil mi?
Muhtemelen bu ilk alışveriş Jane Snowball’ın evinde, sallanan sandalyesinde TV izlerken en az eforla market alışverişini yapmak istemesiyle oluştu.
En yalın haliyle; ilk alışverişin de ondan sonra yapılan milyarlarca alışverişin de temel motivasyonu benzer şeyler. Daha az eforla, daha çok seçeneğe sahip olarak alışveriş yapmak ve bu ürün ya da hizmete en kısa süre içinde somut olarak sahip olmak.
O gün Jane’in kapısı çaldı, sallanan sandalyesinden yavaşça kalkıp kapıya doğru yürüdü ve market görevlisinin elinden poşetleri alarak teslimatını gerçekleştirdi. O gün %100 başarılı bir alışveriş süreci gerçekleşmişti. Hem ilk kez bir online alışveriş teslimatı gerçekleşmiş, hem de bu süreçteki iki başat aşamanın da gerçekleştiği bir sekans yaşanmış, yani sonunda bir sipariş başarılı şekilde verilmiş ve eksiksiz ve sağlam şekilde teslim edilmişti. O günden sonraki milyarlarca teslimatın ilk aşaması, elektronik ortamda gerçekleşmesiyle çok yüksek oranda başarılı olsa da bir sonraki ve nihai adım olan teslimat süreci, özellikle son teslimat, yani adrese teslimat adımı üzerinde en çok yenilik geliştirilen nokta olarak dikkat çekmekte.
Bir ihtiyacımızı giderme amaçlı yaptığımız her online alışveriş, ona ulaşana kadarki süreçte parasını ödediğimiz ama henüz sahip olmadığımız, insanı bir çeşit alışveriş arafında bırakan bir deneyim. Araftaki zamanı iyi bir deneyime çevirmekse yüksek ihtimali sağlamaktan geçiyor.
Bugüne kadar milyarlarca gönderinin teslimatı o veya bu şekilde gerçekleşti fakat bir o kadar da gönderi hiç teslim olamadan iade oldu, kayboldu, yanlış kişiye teslim edildi. Bu yüzden alışveriş arafı firmalar için çok iyi yönetilmesi gereken bir süreç olarak, olumlu deneyime giden yolu ve pozitif geri bildirim alma ihtimalini doğru yönetmek için devamlı tetikte geçirilen bir süreç. Kargo firmalarının ürünü teslim aldıktan sonra uçtan uca takip etme imkanı sağlaması ve deneyimi iyileştirme çabaları araftaki son kullanıcının ürününe fiziksel olarak da sahip olacağının güvenini vermek için sürekli yenileniyor.
Bugün bütün dünya alışverişlerinde en iyi, en kolay ve sorunsuz şekilde gönderilerimi nasıl teslim alabilirim sorusunun cevabını arayarak, yeni şeyler deneyerek bulmaya çalışıyor. Adrese teslimat, teslimat noktasından teslimat, 7/24 APM ile teslimat gibi yeni seçenekler kullanıcının hayatındaki yerini almaya başladı. Adrese teslimat ilk akla gelen yöntem olarak görece konforlu olsa da kullanıcıların en çok sorun yaşadığı, ürününe bir an önce kavuşmak isteyen kullanıcının en çok şikayet ettiği teslimat seçeneği.
Adrese teslimatı insan gücüyle açıklayabilmek de oldukça zor. 2022 yılında sadece Trendyol’dan 71 milyon ürün satın alındı, kabataslak yaklaşacak olursak bu sayı gün başına yaklaşık 2 milyon 366 bin teslimat yapılması anlamına gelmektedir. 2 milyonun üzerinde adresin tek tek kuryeler tarafından gezilerek teslim edilmesi durumunu düşününce ortaya çıkan iş gücünün, emeğin büyüklüğünü tahayyül edebilmek zor. Buna ek olarak adresten adrese gezerken oluşan enerji sarfiyatı ve buna sebep olan çevre kirliliği de şehirlerimizdeki hava kalitesini önemli ölçüde etkilediği tahmin edilebilir bir konu.
Bu sebeple; kargo firmalarının adresten adrese kargo teslim etmeleri aslında sadece kargo firmalarını ilgilendiren bir durum değil, bu durum; şehir insanının trafikte toplu taşıma kullanmak yerine özel arabalarıyla seyahat etmesi gibi, hem şehir hayatına hem de çevresel düzene negatif etki eden bir süreç. Aynı zamanda da adrese kargo teslimatı, tıpkı toplu taşıma kullanmak gibi diğer alternatifleri seçerek değiştirilebilecek bir kullanıcı alışkanlığı.
7/24 teslimat seçeneği olan akıllı kargo teslimat noktaları bu konu hakkındaki en ciddi seçenek. Pick Up Drop Off yani al ve bırak işleminin açılımı olan PUDO’lar, 1000’e yakın akıllı teslimat dolabı ile en seçkin noktalarda konumlanmış durumda. Bu noktaların seçilmesi durumunda onlarca kargo aynı teslimat noktasına bırakılabiliyor böylece hem enerji tasarrufu sağlanıyor, hem de çevreyi kirleten zararlı gazlar en aza indirilebiliyor.
Son kullanıcıların online alışverişlerde adrese teslimat yerine gel-al noktaları arasından pudo’ları seçmeleri durumunda, kargolar alışveriş yapan kişinin seçtiği pudo’ya bırakılıyor, satın alan kişiler de diledikleri zaman pudo’suna uğrayıp kargolarını teslim alabiliyor. Böylece adreste bulunmama gibi sorunların da ortadan kalkmasıyla her bakımdan bilinçli, uçtan uca sağlıklı bir online alışveriş süreci oluşuyor ve alışveriş arafı minimum kaygıyla atlatılabiliyor.
Günümüzde gönderi almak gibi her şey en iyi deneyimi yaşatmak adına oluşturulmaya çalışıyor. En iyiyi bulmak da çok göreceli bir kavram olarak hayatımızda yerini çoktan aldı.
Örneğin Jane Snowball için o dönemde en iyisi gönderisinin eve gelmesiydi.
Ya her gün oğlunu okula götüren çalışan anne Esra için?
Ya da her gün ofise gitmek zorunda olan, evden erken saatte çıkan Melek ve Emir için?
Evde olsa da olmasa da, evinin yakınında. O gün şirkete gitse de gitmese de, yolunun üzerinde.
Ya da tam tatile çıkacağı günlerde, gideceği şehirde 7/24 gönderilerini alabileceği akıllı bir pudo’nun olması çok daha konforlu değil mi?
En iyiyi bulmak oldukça zor ve meşakkatli bir süreç olsa da bazı şeylerde hemfikir olabiliyoruz.
Örneğin elektrikli scooter’lar hayatımıza iyi olarak girdi, bizi bir yerden bir yere çevreci ve az maliyetli şekilde götürmesi ne kadar değerli…
Ya da robot süpürgeler iyidir diyebiliriz, evinizi siz yokken de temizleyebilir.
Bu açıdan yaklaşıldığında pudo’lar da iyidir, adreste olmaya gerek olmadan, kişi her nerede olursa olsun gönderiler hep orada bekler, müsait olduğunda uğrayıp alabilir.
En iyi kişiye ve duruma göre en iyi her daim değişir durur. Evimde kedi varsa robot süpürgenin en iyi, ev ile iş arası 5-6 km mesafede ise scooter kullanmak en iyi olabilir.
Peki pudo kullanmak hangi koşullarda en iyi olabilir?
Sabahtan akşama evde olmadığında, güncelsen, sosyalsen, hayatın içindeysen, ruhun sokaktaysa, ofise gidiyorsan, mobil çalışıyorsan, köpeğini sabahları gezdiriyorsan, sevgilinle buluşuyorsan, tatile çıkıyorsan, cafede bir çay/kahve içip kitabımı okuyayım diyorsan, arkadaşlarınla buluşmayı seviyorsan, okula gidiyorsan, çöpü dışarı çıkarıyorsan, spora gidiyorsan, hobi edinmeyi seviyorsan, berbere gidiyorsan, terziye gidiyorsan, markete gidiyorsan, yürümeyi seviyorsan, hayal kuruyorsan, pudo kullanmak en iyi olabilir…